DOSYA MODERN TÜRK EDEBİYATINDA ERKEKLİK ALGISI 

OYA BAYDAR’IN ROMANLARINDAKİ ERKEKLİK ALGISINA DAİR GENEL BİR DEĞERLENDİRME


Biyolojik farklılık olarak adlandırdığımız cinsiyet, kadın ve erkeklere dair yapay sınırların inşasında önemli bir dayanak olarak kullanılmıştır. R.W. Connell’in bloklaşma olarak adlandırdığı bu ikili yaklaşım kadınlık ve erkekliğe dair kimi alanlar ve imajlar belirlemektedir. Bu kalıplar ise toplumsal cinsiyet olarak adlandırılmıştır. Connell’in “birimsel cinsel karakter” olarak adlandırdığı toplumsal cinsiyet, bireylerin cinsel eğilimlerini de standartlaştırarak tek bir kalıba oturtmuş, heteronormatif cinsellik anlayışını normal olarak adlandırmıştır. “Kadınlık” ve “erkeklik” olarak adlandırılan, biyolojik cinsiyetle yapay bir bağ içinde bulunan toplumsal cinsiyet, feminist hareketin çıkış noktasını oluşturması sebebiyle kadınları sınırlayan bir kavram gibi görünse de erkekleri de sınırlara hapseden bir gerçekliğe sahiptir. Belki sorun kadınlık algısından ziyade erkeklere dayatılan erkeklik algısıdır. Feminizm, erkeklik algısını daha çok tartışmaya açarak kadın hareketine pekâlâ ivme kazandırabilir. Elbette bu bir varsayım, tıpkı erkeklik ve kadınlık sınırlarının köklerinde bir varsayım olması gibi. Bu varsayımın kökleşmiş bir inanca dönüşmesi son yüz yılda sarsılmaya başladı. Toplumsal araştırmalarda kendine çıkış noktası bulan bu yaklaşımın izini edebi eserlerde sürmek ise kaçınılmaz. “Oya Baydar’ın Romanlarına Toplumsal Cinsiyet Odaklı Bir Yaklaşım” başlığını taşıyan yüksek lisans tezimden yola çıkarak oluşturduğum bu yazıda Oya Baydar’ın romanlarında erkeklik halleri ve eril söylemin varlığına dair genel bir değerlendirmede bulunmaya çalışacağım.

– Oya Baydar –

Oya Baydar’ın kadınlık ve erkeklik kurgusunda belirleyici unsurların cinsellik, iktidar, toplumsal kırılmalar ve ebeveyn rolü olduğu görülmektedir. Kurguda erkeklik etken konumlandırılmış, toplumsal normlara uygun bir tutum içinde sunulmuştur. Erkek karakterler, iktidarı yani otoriteyi arzulayan, cinselliği de bu otoritenin bir parçası olarak yaşayan kimselerdir. Erkek için cinsellik, başka her mesele gibi iktidarı elde etme, gücünü ispatlama kaygısıyla ilintilidir. Oya Baydar’ın romanlarında da karşımıza çıkan bu bakış bir kadınla birlikteliğini sahip olmak olarak adlandırmaktadır, bu söylem erkeğin kadına bakışındaki problemi açığa çıkarmaktadır. Bu problem, çocukları cinsiyetçi yaklaşımla şekillendiren aileyi işaret etmektedir.

Romanlarda kadın karakterlerin geleneksel kadınlık dayatmalarını reddederek birey olabilme, kendini keşfedebilme ve özgürleşmesiyle ters orantılı bir değişim yaşayan erkek karakterler, toplumsal normların belirlediği erkeklik sınırları içinde iktidarın büyüsüne kapılmakta, bu esaretle yıkıma sürüklenmektedir. Kadın, toplumdan koparak özgürleşen sınırlarını kendi belirleyen bir güç olarak ele alınmıştır. Erkek ise toplumun parçası olarak tanımlanmışlığının gölgesinden ayrılamaz. Bu geleneksel erkeklik tanımı onlar için bir konfor alanına dönüşmüştür ve erkeğin esareti tam da burada başlar. Kendisini keşfedememiş, toplumun erkeklik yasası tarafından öğütülmüştür. Oya Baydar’ın erkek karakterleri bu gerçeği olgunlaştığında fark ederler ve yetersizlik-mutsuzluk duygusuyla hikâyelerini noktalarlar. Erkeklik dayatmasını reddeden karakterler de vardır: ‘Hiçbiryer’e Dönüş’ romanındaki oğul, ‘Kayıp Söz’ romanında Deniz ve ‘Köpekli Çocuklar Gecesi’ romanında Umut Doğa. Bu erkek karakterler farklı bir toplumsal döneme, 80 sonrasına doğmuştur. Dünya ve toplumsal hareketlerin odak noktasındaki değişim bu karakterlerin anne-babalarıyla ters düşmesine neden olmuştur. Umut Doğa’nın toplumsal cinsiyet kalıplarından uzak, doğayla bütünleşmiş biçimde kurgulanması Oya Baydar’ın romanlarındaki ideallerin zamanla değiştiğini de ortaya koymaktadır. Romanlarda anne-babasının politik ve akademik ideallerini gerçekleştirmesi arzulanan kahraman oğulların yerini, doğayla bütünleşen oğul profili almıştır. Kurgudaki kahramanlık, erkek çocuklarının omzuna yüklenmiştir. Herhangi bir kurtarıcılık iddiasında olmayan bu gençler, anne babalarının bu yöndeki beklentisini reddetmiştir.

Romanlarda kadın karakterlerin anneliği erkek çocukları üzerinden yaşamaları ve bu erkek çocukların akıbetinin hüzünlü bir biçimde noktalanması da dikkat çeken bir detaydır. Politik mücadeleye gençliğini adayan anneler, birçok romanda “Umut” adını verdikleri çocuklarını bir kurtarıcı düşü içinde var etmişlerdir; fakat ansızın değişen şartlar, anne ve çocuğu farklı coğrafyalara savurmuştur. Annelerin özledikleri dünyaya ve tanımadıkları çocuklar için verdikleri mücadeleye kendi evlatlarını kurban etmeleri, evlatlarını yitirmelerine neden olmuştur. “Umut” adı verilen çocukların bu talihsiz yitişleri, bir kuşağın beklentilerinin yitip gitmesinin temsili olarak okunabilir. Tam da bu noktada toplumsal cinsiyet kalıplarına göre erkeğin iktidarı temsil etmesi ve iktidar savaşının kaybedilmesini, anlam yüklenen erkek çocukların kaybedilmesi üstünden kurgulaması Oya Baydar’ın toplumsal cinsiyet gerçeğine uzak kalmadığını göstermektedir.

Oya Baydar’ın erkek çocuklara misyon yükleyen ebeveynlerin varlığını kurguya taşıması, anne-babalarının politik ideallerini gerçekleştirme umudunu bir erkeğin üstlenebileceği fikrine sahip olmaları istenmedik sonla, erkek çocukların bu beklentileri karşılıksız bırakmalarıyla nihayete ermiştir. Sonuç olarak Oya Baydar, romanlarında topluma şekil veren eril söylemin yalnız kadınları değil erkekleri de çıkmaza sürüklediğini ele almıştır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR:

– Baydar, O. (2018). ‘Yolun Sonundaki Ev’. İstanbul: Can Yayınları.

– Baydar, O. (2019). ‘Köpekli Çocuklar Gecesi’. İstanbul: Can Yayınları.

– Baydar, O. (2020). ‘Hiçbiryer’e Dönüş’. İstanbul: Can Yayınları.

– Baydar, O. (2020). ‘O Muhteşem Hayatınız’. İstanbul: Can Yayınları.

– Baydar, O. (2020). ‘Surönü Diyalogları’. İstanbul: Can Yayınları.

– Baydar, O. (2021). ‘Çöplüğün Generali’. İstanbul: Can Yayınları.

– Baydar, O. (2021). ‘Erguvan Kapısı’. İstanbul: Can Yayınları.

– Baydar, O. (2021). ‘Kayıp Söz’. İstanbul: Can Yayınları.

– Baydar, O. (2021). ‘Yetim Kalacak Küçük Şeyler’. İstanbul: Can Yayınları.

– Baydar, O. (2022). ‘Sıcak Külleri Kaldı’. İstanbul: Can Yayınları.

– Baydar, O. (2022). ‘Yazarlarevi Cinayeti’. İstanbul: Can Yayınları.

– Beauvoir, S. (1972). ‘Kadın – Evlilik Çağı’. İstanbul: Payel Yayınevi.

– Butler. J. (2020). ‘Cinsiyet Belası – Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi’. (Çev. Başak Ertür). İstanbul: Metis Yayınları.

– Connell, R.W. (2019). ‘Toplumsal Cinsiyet ve İktidar’. (Çev. Cem Soydemir). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

– Kula, O. B. (2008). “Oya Baydar Romanında ‘Ölüm Tapıncı’ Eleştirisi ve Erkek Öldürümü Sorunsalı”. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 25 (1), 0-0. Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/huefd/issue/41206/502700

Paylaş:

Benzer yazılar

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x